Bumerang - Yazarkafe

25 Eylül 2018 Salı

Zülfü Livaneli-Serenad

zaman: 11:34


Çoktandır almak istediğim bu kitabı aldım,okudum ve tabi ki burada blogumdayım. Kitap tanıtımı,kitaptan alıntılar,yorumum ile yazımı sürdüreceğim. Keyifli okumalar diyelim o zaman 😊


Benim yorumum



Kitap konuşma Türkçesi ile yazıldığı için anlaşılır ve akıcı ilerliyor. Okurken birden fazla duygular ile sayfalarda gezineceğiniz bir kitap. Dolayısıyla kesinlikle tavsiye ediyorum!

"Her yolculuk bir kader birliğidir ama insanlar bunu bilmiyor" syf.101
"Uçak düşecek olsa hepsi aynı dakikada ölecekler ve bu ölüm onları sonsuza kadar bağlayacak" diyor Sarah . Gerçekten de öyle değil mi? Erkekler,kadınlar,iş adamları,çocuklar,bebekler...


“Demek ki biz fark etmeden sürekli bir kabuk değiştirme içindeydik. Bizans’tan kurtul, Osmanlı’dan kurtul, Arap kültüründen kurtul... Şimdi de yeni moda: “Kemalizm’den kurtul!” Mavi Alay’ı sakla, Struma’yı sakla, Ermeni olayını sakla.”

Kitabın asıl özelliği tarihteki insanların,devletlerin,iktidarların yaptığı kötülükleri,ayıpları dile getirmek. Maalesef ki içinde Türkiye'nin de bulunduğu bu Almanya,İngiltere,Rusya'nın ayıplarını dile getiren bu roman aslında tarihin karanlık yüzünü ortaya seriyor

"Mardinli İlyas-ı Habır'ın Roma şehrinde çalışan akrabaları varmış..

Onları ziyarete gitmiş.

Oradaki misafirliği sırasında akrabaları işe gittiğinde İlyas-ı Habır da evden çıkıp, tek başına şehri dolaşırmış.. 

Bu gezilerinden birinde yolu çiçekli, ağaçlı, yeşillikler içinde cennet bahçesi gibi güzel bir yere düşmüş.. Gezinmek için içeri girdiğinde gözüne bazı mezarlar ve onların taşları ilişmiş..
Mermer heykeller ve kabartmalarla süslü şık mezarların başına dikili taşlardaki yazılar İlyas-ı Habır'ı çok şaşırtmış..
Kiminde yirmi bir gün, kiminde otuz dört gün, kiminde on yedi gün yazıyormuş..
Ama mezarların boyları bebek mezarı olamayacak kadar uzunmuş.
İçinden çıkamadığı durumu akşam akrabalarına sormaya karar vermiş..
Evde akrabalarına anlatıp izin gününde beraber bu parka gidip bu işin sırrını çözmelerini rica etmiş.
Güzel bir güneşli günde hep birlikte o parka gidip bekçiyi bulmuşlar ve mezar taşları üzerindeki gizemli rakamları sormuşlar..
Bekçi:
Burası özel bir mezarlıktır.. demiş.
Burada defnedilenlerin mezar taşlarına gerçek yaşları değil hayatta kaç gün mutlu oldukları yazar.. Kimi 21 gün mutlu olmuş, kimi 37 gün. 52'yi geçmeyen çıkmadı daha.
İlyas-ı Habır memleketine döndükten sonra uzun bir ömür sürmüş.. Günlerden bir gün hastalanınca oğullarını başına toplayıp, size bir vasiyetim var, demiş.. Mezar taşına aynen şunu yazacaksınız:
İlyas-ı Habır bitti,anasından çıktı, doğru kabre gitti." syf.405




"İstanbul vefasız bir sevgiliye benzer.
Sana hep ihanet eder ama sen yine de onu sevmeye devam edersin." 




 

"Bir kız çocuğunun büyümesi ne zaman biter acaba? İlk adet gördüğünde mi, 18 yaşını doldurunca mı, evlenince mi, saçına ilk ak düşünce mi? Bence hiçbiri değil. Bir kız çocuğu büyümez, kaç yaşına gelirse gelsin asla büyümüş gibi hissetmez kendini."



Keyifli Okumalar  




BONUS-
Serenade Für Nadia







2 yorum:

İbrahim Erdoğan dedi ki...

Çevremdeki insanların çokça önerdiği bir kitap. En kısa zamanda okumaya çalışacağım. Yazı için teşekkürler :)

nurunpembepenceresi.blogspot.com.tr dedi ki...

Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar :)

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler! ^^

Bloglar
mobilya kulübü
 

Nur'un Penceresinden... Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review